Haberler
Çok fazla haber dinlemeyi, gazete okumayı sevmeyen bir yapım var. Çok da fazla okumam gerekmiyor. Her gün neredeyse aynı haberleri izliyoruz, dinliyoruz, konuşuyoruz. Bir de üstüne neden okuyayım ama…değil mi?! Haftasonları okuyorum gazete(o da bana yetiyor) ama şöyle bir göz atıyorum sadece, o kadar. Bugün( 1 Kasım ‘08) Hürriye’e baktım biraz. Birkaç haber var, ondan bahsedeceğim. Birincisine başlayabiliriz…
Şu yazar ve pedofili olan kişinin söylediklerine gözüm takıldı: “benim yatan fahişe olmaz. Hovardayım kabul ediyorum. Benimle beraber oldular hayatları düzene girdi.” Bunlar insanın o kadar çok gözüne batıyor ki, yazmamak, konuşmamak elde değil! İlişkiye girdiği kadınları ilişkiye girerek kurtarmış güya! Nasıl bir düşüncedir yahu bu? Nasıl bir “kurtarma”dır bu? Zevkimi aldım, bağlantılarım sayesinde bir yerlere getirdim, demiyor da “benimle beraber oldular, hayatları kurtuldu”ya getiriyor lafı. Nasıl ülkedeyiz anlayamıyorum! Ayrıca, adam dışarıda geziyor şuanda, karısı da yanında pişkin pişkin gülerek poz veriyor. Hey allahım, diyorum ve bu konuyu şimdilik geçiyorum. Bunları görüyorlar bizim insanlarımız, bir de eşcinsellere laf atıyorlar: hastalık onlarınki diye. Bunlara ne demeli?! Eşcinsel bireylere yapmadığımızı bırakmıyoruz; sayıyoruz, sövüyoruz, yerden yere vuruyoruz, dayaktan gebertiyoruz, en aşağılayıcı şeyleri söylüyoruz,…vb. Nasıl bir adalet sistemimiz var anlayamıyorum kendi içimizde? Gitgide saçmalamaya devam ediyoruz; durmadan. Bakalım sonumuz ne olacak! Adana’da Zeynep Yılmaz adında genç kadının başından bir olay geçmiş. Onu korumayacağım, haklı göstermeyeceğim yaptığı şey için fakat insanların sınırlarını zorladıkça neler yapabileceğini görüyorsunuz. Sonuçta o da bir insan ve belli bir sabrı var. Herkesin ne tepki vereceğini bilemiyorsunuz! Bu kişiler, lezbiyen ya da gey ya da hetero da olabilirler, fark etmez!.. İnsanları suç işlediklerinde cinsel yönelimlerine göre değerlendirmek, asıl hastalıklı olan düşünce biçimidir. Size de birisi tokat atsa, saldırsa üzerine, “Aaa, teşekkür ederim beni dövdüğün için, ne zamandır dayak yememiştim!” mi dersiniz yoksa bir şekilde tepki mi verirsiniz??! Kimse sessiz kalacak değil sonuçta. Z.Y.’nin de yaptığı öldürme de ayrıca sorgulanacak bir durum ama şunu demek istiyorum: anlattığım açıdan da bakabilmeliyiz bir durumu incelerken. Ama bizde bu biraz zor oluyor!..
Bunlar olup biterken sanatsal şeyler de olup bitiyor tabiiki. 29 Ekim Perşembe günü Taksim-Talimhane Tiyatrosu’nda “Mehmet, Barış’ı seviyor” diye bir oyunu izlemeye gittim; her ne kadar Taksim hıncahınç dolu olsa ve ulaşım problemi çeksem de. Militarizm ve vicdani ret’ten bahseden hem oyun hem de dans gösterisi. Gidilmesi tavsiye edilir. Biraz arkalarda bir yerde ama gittiğinizde hoş bir ortam olduğunu anlayacaksınız, temin ederim. Kitap fuarı da başladı.
Ayrıca 4–10 Kasım tarihleri arasında Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde “GOL!” isimli bir sergi düzenleniyor. Bu sergi, Türkiye ile İtalya arasında tasarım maçını tüm izleyicilerine ücretsiz olarak gösterecek. Gidilesi bir etkinlik daha!..
No comments:
Post a Comment