Son olan olayları duymayan yoktur herhalde... Varsa da buradan öğrenebilirler. :)
ÇYDD'ye yapılanlar, İstek vakfına ait olan ama kullan(a)madıkları arazide ortaya çıkan mühimmatlar,... Bunlardan bahsetmek istiyorum.
Ne kadar ilginçtir ki... araziyi senelerdir kullanmayan, hatta özel izinle kendi arazisine girebilen birisinin oradaki "o kadar" mühimmatı saklayacağı, insana çok ilginç geliyor. Bu, güya sahibi oldukları taraf yapmadıysa kim yapacak bunu ? Geriye tek bir şey kalıyor. Onu da herkes tahmin edebilir sanırım.
Çoğu insan artık kendi yaptığını başkası yapmış gibi gösterip ama onun "güya" yaptıklarını kendi ağzından söylemekte. Görüyoruz, çok açık!
İnsanların bazı şeyleri görmesi için gözlerini açmasının zamanı geldi bence. Yapılan haksızlıklar mutlaka yerini bulacaktır. Buna inanmak istiyorum. Hukuk'un işlediğini görmek istiyorum. Eşe, dosta farklı, başkasına farklı davranılmasını istemiyorum.
Samimi bir örnek vermek istiyorum. Bugün PTT'ye gittim. Geçen seneden beri sahip olduğum bir posta kutum var. Posta kutusunun kilidiyle ilgili bir sorun yaşadım. Aslında büyük bir sorundu ama oradaki "güzel" görevliler beni başlarından savmak için "bunu siz yaptıracaksınız!" deyiverdiler. Olayı anlatacağım. Ne kadar ilginç olduklarını görün! Tabii, programımdan dolayı ancak bugünlerde uğraşabildim posta kutumla. İnsanın kendisine ait bir posta kutusu olması, çok güzel bir şey.
Neyse, anlatayım ben.
Bana geçen sene ilk verdikleri anahtar kilidi açmadı. Kadın bildiği ya da bilmediği halde verdi. Denedik açmadı. Bir sürü geveledi. Sonunda "biz yaptıramayız kilidini, siz uğraşacaksınız!" demez mi? O gün o anda boğazına yapışasım geldi kadına! Neyse boşver, dedim. Elin paçozu için değmez dedim içimden :) Neyse ben bununla bu zamana kadar uğraşmadım. Bir de akıllılar eve posta göndermişler. Eh, onlar da haklı: bu senenin aidatını yatırmadım. Ama ben onlara yatıracağım demedim. Gidip sormadan, yaşamadan öğrenemiyorsun bu ülkede. İnsan başta söyler. Yok, olur mu sonra?!.. İstemiyorsam, hemen bir iptal dilekçesi yazmam gerekiyormuş. Peki dedim. İptal ettirmek istemiyordum çünkü artık o posta kutusunu kullanmak istiyordum. Bu sene de çok işime yarayacağı için. Bugün uğraştım ve halletim ama bir Emin abi vardı. Sağolsun çok yardım etti. Kendisi de çalıştığı yeri bildiği için "burda kimse kimseye yardım etmez. Benim yardım etmemi salaklık olarak düşünürler ama ben kazanıyorum sonuçta. Onlar kaybediyorlar. İnsanız yani." deyiverdi orada çalışan herkesin duyabileceği şekilde. Ama o kadar pişkin oldukları için duymadılar bile.
Yani Emin abiyle posta kutusunun kilidini çıkarttık, sonra tekrar yerine taktık. Bayağı uğraştık. Sonunda benim ilk anahtarı aldığım zamanlarda yaptırdığım anahtar başta açmadı ama sonra eve giderken (Emin abinin bana örnek olarak kutudan çıkartıp verdiği) uğraştığım kilit ve anahtar çalıştı. Gittim Emin abiyi buldum. Taktık yerine. Rahata erdim. O da yardım etmiş oldu, arada sohbet ettik. Yukarda yazdıklarımı söyledi. Böyle işte...
O tipler birkaç senedir oradalar. Tabii ki yoruluyorlar ama herkes yoruluyor. Hele bir kadın var orada çok uyuz oluyorum. Her gidişimde zorla gülümseyerek işimi yaptırmaya çalışıyorum. Bir de bu daha üst makama falan mı ne geçmiş... arka tarafta oturuyordu.
İşte herşey ortada!
Biraz karışık anlatmış olabilirim ama umarım aktarabilmişimdir.
Teşekkürler...
No comments:
Post a Comment