Bu yeni öğrendiğim bir eylem, deyim, ne dersek diyelim...
Aşk'ta Şems-i Tebrizi ile Rumi'nin çokça yaptığı şey bu, tefekküre dalmak!
Düşünceye dalmak, derin düşünmek anlamlarına geliyor.
Ne kadar güzel değil mi?
Çoğu zaman ben de tefekküre dalarım, çoğu şeyi içimde biriktirir, çoğunu bir yerlere yazarım ve rahatlatırım yüreğimi, ruhumu. Bazen söylemek istemezsin, bazen de onlar içinde duramaz, çıkartırsın. Bir bakmışsın, karşında duruyorlar.
Tefekküre dalmak, normal, evde oturup bir düşünceye dalmak gibi değil belki de...
Daha çok Hak yolunda düşünmek, düşüncelere dalmak manasında olmalı. Gerçekten düşünceye dalmak, O'nu düşünmek, O'nun hakkında düşünmek, Aşk hakkında düşünmek, vs. vs. daha çoğaltılabilir bu.
Aşk'ı okumayı henüz bitirdim ama aklım hala orada. Bitmemesi için yavaş yavaş okudum. Çoğu kez yapıyorum bu taktiği. Onun içinde biraz daha kalabilmek istiyorum. Sanki bir film izliyorum ya da film setindeyim ama bitmesini istemiyorum. Bir sahne daha çekelim, bir sahne daha...
İçimde tuhaf bir şey var, sıkıntı mı desem..hüzün mü desem.. ne desem bilemedim. Ağlamak geldi içimden bir ara. Bir iki saat önce.
No comments:
Post a Comment