Biraz önce bir tv kanalında eski sunucularımızdan Ayşe Özgün'ün bir programı var "hayatın içinden" diye..onu izledim. Hala açık ve dinlemekteyim.
Tarım, tarım yasaları, GDO'lardan bahsediliyor. Hiç duymadığım şeyleri duydum. Bilmediğim şeyleri öğrendim. Hükümetimizden birisi vardı ve yine çok güzel bir şekilde olayı kıvırmayı, çevirmeyi bildi ve bilmekte hala. Yani, bunların artık özel bir eğitim aldıklarını düşünüyorum; lafı çevirme ve başka yöne çekme konusunda. Adama soru soruluyor, başka yere yönlendiriyor seni ve konuyu saptırmış oluyor. Aynı şeyi gündem değiştirmede yapmıyorlar mı sanki? Aynı kapıya çıkıyor işte.
Bir profesör, sağolsun orada iyiki var, öyle sorularla sıkıştırdı ki..ne söyleyeceğini bilemedi. Lafı çevirdi, çevirdi...en sonunda çemkirme, haykırma düzeyine geçiverdi.
Yani bu hükümettekilerini anlamıyorum.
Her şey bizim ülkemizde tersten yürüyor. Tohumculuk yasası daha önce çıkmış Biyogüvenlik yasasından. Biyogüvenlik yasası, birçok avrupa ülkesinde veya başka ülkelerde önce çıkarılır, daha sonra tohum yasaları çıkarılırmış. Bizde tam tersi!
Ve biyogüvenlik yasası olmadığından ülkemize yılda ne kadar tohum giriyor, ne kadarı denetleniyor...bilinmiyor! Ama hükümetten olan kişi, bunun olmadığını ve denetlendiğini savunuyor.
Kurumlar arasında güvensizlik yaratmayalım, diyen taraf da yine o ama ikilem yaratan gene o taraf. Çok ilginç!
Ne yediğimizi bile bilmiyoruz. Ülkemizde 500 bin çeşit domates varmış. Kimisinin suyu az, kimisinin rengi açık, kimisinin kokusu yok, vs. vs.
Ama denetlendiği, incelendiği söylenip duruyor. Gel de güven duy buna! Bu kadar çeşit domates olduğunu ben bile yeni öğrendim.
Yılda 2.5 milyon ton tohum giriyormuş ülkemize. ee ? Biz bunun ne kadarını sağlayabiliyoruz? 152 bin ton! Ne kadar fark var, değil mi?!
İşte, ülkenin içler acısı durumu ortada. Hala durumun iyi, korkulacak bir şeyin olmadığından bahsediliyor.
Kendimizi, milleti artık kandırmayalım. Lütfen!..
Bir taraftan da "Michael Jackson gey mi değil mi ?" tartışması ortalıkta geziniyor. Ne yapmaya çalışıyorlar ki yani?! Adam işini yapmış mı, dünyaya kendini duyurmuş mu, iyi müzik yapmış mı, bir pop ikonu olmuş mu tüm dünyada ?... Bunları yapabilmiş biri vardı karşımızda. Şimdi yok ve arkasından dedikodusu yapmış oluyoruz bunları yapmakla. Kendisi o konuma gelemeyenler, hazımsızlar, vs. vs. kişiler böyle yorumları yapmaktan çekinmiyor.
Haa, gey de olabilir...lezbiyen de...travesti de...!
Kime ne yatak odasında ne yaptığı ? Kimi ilgilendirir ki ? Ne kadar sığ insanlarız! Yabancı basın yapıyor bir de bunu! Türk insanı yapsa, bir anlamda "normaldir" diyebilrim. Çünkü bizim insanımız, kimin gey kimin lezbiyen, travesti, transeksüel olduğunu hep merak eder. Neden...? Kendisinden dışlamak için! Ayırmak için. Kimsenin yaşadığı özel hayat kimseyi ilgilendirmemeli. Benim bir erkek arkadaşım olabilir, bir kız arkadaşım olabilir. Bunlarla yatağa girebilirim, girmeyebilirim.
Bunları bu kadar detayına inerek öğrenmek hem ayıp hem de saçma,gereksiz!
Söyleyeceklerim bu kadar.
Sevgiler,
Yol arkadaşıma selamlar...umarım okur.
GDO dedikleri : Genetiği Değiştirilmiş Organizma
ReplyDeleteOrganizma yerine ürün de diyorlarmış.